![]() |
"Karya'dan Bodrum'a", Boyut Yayınları, 2012. Kutu Grafiği |
![]() |
Kitabın ön kapağı |
Kitaptaki
bilgilere göre, Karya’da ilk arkeolojik araştırmalar 1844’te Istanbul’daki
Britanya Büyülelçisi Lord Stratford de Redcliffe’in talimatıyla başlatılır.
İngiliz arkeolog Newton bu çalışmalara ilgi duyunca 1856’da Batı Anadolu’da bir
keşif gezisine çıkar, üç yıllık araştırmaları sonucunda Halikarnassos, Knidos
ve Didyma çevrelerinde topladığı antik eserleri Britanya Donanması’na ait bir
gemiyle British Museum’a taşır.
Aşağıda, kitaptan
aldığım bazı notları aktarıyorum:
HALİKARNASSOS
![]() |
Amazonlar İyonyalılarla Savaşıyor |
Karya ismi: Karya’ya ismini veren, bölgedeki halkın lideri Kar idi. Kar’ın iki kardeşi vardı: Lydos, Lidya’nın kralı idi; Mylos da Mylasa (Milas) şehrinin. Tarihçi Heredotos’a (doğumu İÖ 490) göre Karyalılar “Leleg” ismiyle, adalarda yaşıyorlardı.
![]() |
Newton zamanındaki Bodrum |
Halikarnasos’un kuruluşu: Herodotos’a göre Halikarnassos’u İÖ 1. bin yılda Peloponez’de Troi kentinden gelen Dor’lar kurmuştur. Halikarnassos Dor’ların 6 kent birliği, Dor Heksapolisi’ne üye idi. Birliğin diğer üyeleri Kos, Knidos, Lyndos ve İalysos’tu.
Mısır: İÖ 7.
yüzyılda bir grup Karyalı ve İyonyalı korsanlık yapmak için denize açılırlar,
kaybolup Mısır kıyılarına çıkarlar. Bu arada Mısır’da bir kahin, Kral I.
Psamatik’e, dışarıdan bir grup savaşçının tunç silahlarıyla gelip kendisine
yardım edeceğini söyler. Korsanlar, kahinin dediği gibi, krala savaşlarda
yardım eder ve ödüllendirilirler. Bu olaydan sonra Anadolu’lu korsanlar Mısır’a
yerleşir, Anadolu’dan Mısır’a göç başlar.
Hekatomnos soyu:
Karyalıların Mylasa kökenli Hekatomnos soyundan geldiği düşünülmektedir.
Mausolos’un da Helen kökenli olmadığı, Mylasa’lı olduğu anlaşılmaktadır. Mylasa’da
yerel kültür, Zeus tapınağı etrafında yaşanmıştır.
Büyük İskender:
İskender İÖ 334’te İyon kentlerini özgürlüğe kavuşturmak amacıyla Çanakkale
Boğazı’ndan geçerek Batı Anadolu’ya girer. İskender, soyunun baba tarafından
Herakles ve anne tarafından Akhileus’dan geldiğini ileri sürerdi. Mısır’a
geldiğinde bir rahip İskender’i “Zeus’un Oğlu” diye selamlayınca, İskender
kendisini tanrılaştırmaya başlamıştır. Bunun sonucunda, savaşlarda ele
geçirdiği Persleri de Helenleştirmeye yönelmiştir. Ancak bu durum İskender
ordusundaki Makedon askerler arasında huzursuzluk yaratır. İskender İÖ 323’te
hastalanıp ölür.
Başkent
Halikarnassos: Mausolos, Milas’ı savunma konusundaki yetersizli görür. Buna
karşılık Halikarnassos gemi yapım imkanları, ticaret potansiyeli ve stratejik
konumu bakımından cazip görünür. Mausolos bunu dikkate alarak Karya’nın
başkentini Mylasa’dan Halikarnassos’a taşımaya karar verir ve bugün kalenin
olduğu bölgeye bir saray inşa eder. Halikarnassos başkent olunca Mausolos,
kentin savunmasını güçlendirmek için Salmakis dahil, 6 Leleg kentini daha
Karya’ya taşır ve Leleg’leri Karya’lılaştırır.
![]() |
Maosoleum kazıları sırasında bulunan bazı parçalar. Sağdaki Mausolos heykeli bugün British Museum'da |
Mausolos Sonrası:
Mausolos’un ardından karısı ve eşi
olan Kraliçe Artemisia başa geçer. Artemisia, kocası için Mauselion olarak
adlandırılan görkemli bir anıt mezarın yapımına başlar, ancak anıt mezarın
yapımı henüz tamamlanmadan ölür ve onun yerine de önce Mausolos’un kardeşi
Hidrius ile karısı Ada geçse de, Ada daha sonra Alinda’ya sürülür, arkasından
da Piksadoras geçer. Piksadoras’ın İÖ 335’te ölmesiyle, Halikarnassos’ta
Hekatomnos soyunun iktidarı kapanır. Piksadoras ölümünden sonra, ayni zamanda
çok iyi bir savaşçı olan Ada, Büyük İskender’in Karya seferinde ona yardım eder
ve İskender’i manevi oğlu ilan eder. İskender çok kanlı geçen ve uzun süren kuşatmadan
sonra Karya’yı ele geçirir ve Ada’yı tahta geçirir.
Halikarnassos
İskender tarafından alındıktan sonra hiçbir zaman eskisi gibi rahat ve güçlü
olamaz ve iö 129’da Roma egemenliğine girer.
“Mesy” ve
“Petrium”: 1404’te Halikarnassos’ta şövalyeler hükmediyordu. Şövalyeler,
adalara hakim konumu nedeniyle, Zephyros adasına, Mauselion'un taşlarını da
kullanarak kale yapımına başladılar. Şövalyeler Halikarnassos’a “Mesy” ismini vermişlerdi.
Daha sonra, Aziz Peter/Saint Petros anısına, şehre Petrium ismini koydular.
Kale: 1402 Ankara
Savaşı’ndan sonra İzmir’deki hristiyan şövalyelerin rahatı kaçmış ve
kendilerine korunaklı, güvenli bir yer aramaya başlamışlardı. 1404’te “Rodos’un
Büyük Efendisi” Fransız şövalye de Naillac Halikarnassos’u ele geçirince,
Zephyros adasına büyük bir kale yapmaya karar vermişti. Kaleye de kurtarıcı,
büyük aziz Saint Petros’a ithafen St Petros Kalesi ismini vermişti. Bazı
kaynaklar kaleye “Petronion” ismi verildiğini de yazarlar. Kalenin yapım
sorumlusu ise Alman şövalye Heinrich Schlegelholt idi.
Mauselion’un
Bulunması: 1856’da Britanya Donanması’na ait HMS Gorgon gemisi arkeolog C.T.
Newton ve 150 mürettebatıyla Bodrum limanına ulaştı ve Newton önderliğinde
Mauseleon kazılarına başlandı. Burada bulunan birçok eser aynı gemiyle British
Museum’da sergilenmek üzere Londra’ya götürüldü. 1846’da da Istanbul’daki
Britanya Büyükelçisi Lord Stratford Canning’in girişimiyle, kaledeki frizlerin
bir bölümü sökülerek Londra’ya gönderilmişti.
![]() |
Mauselion kazılarında bulunan Atalante betimli bir mozaik. |
Knidos İÖ 4. yüzyıla kadar Mısır’a kadar uzanan
bir ticaret merkeziydi. Başlıca ticari ürünleri şarap ve zeytinyağı idi. Kent
ayni zamanda sanatsal olarak gelişmişti.
İÖ 5. yüzyılda Polygoros, Delphi Tapınağı’na, biri
Troya Savaşı’nı, diğeri Odysseus’un Hades’e gidişini tasvir eden iki tablo
yaptırmıştı. Praksiteles’in Aphrodite heykeli de İÖ 4. yüzyılda Knidos’ta
yapılmıştı. Aphrodite heykeli antik Yunan/İyon sanatının yenilikçi bir örneği
olarak görülüyordu. Plinius’a göre Knidos, Athena ve Dionysos heykelleri gibi,
geç-Atina ekolüne sahip heykellerle süslü bir kentti.
Hesiodos’ta Aphrodite şöyle anlatılır:
Dalgalı denize atar atmaz onları,
Gittiler engine doğru uzun zaman,
Ak köpükler çıkıyordu tanrısal uzuvdan:
Bir kız türeyiverdi bu ak köpükten.
Önce kutsal Kythara’ya uğradı bu kız,
Oradan da denizle çevrili Kıbrıs’a gitti.
Oradan karaya çıktı güzeller güzeli tanrıça,
Yürüdükçe yeşil çimenler fişkırıyordu,
Narin ayaklarını bastığı yerden.
Aphrodite dediler ona tanrılar ve insanlar,
Bir köpükten doğduğu için.
Bilimci Eudoksos da Knidos’ta bir gözlemevi
kurmuş, matematiksel astronominin de kurucusu olmuştu. Eudoksos Platon’un
öğrencisiydi ve Atina’da eğitim görmüş, Mısır’da yaşamış, dersler vermişti.
"Karya'dan Bodrum'a" Bodrum tutkunlarının sevecekleri bir çalışma. Boyut Yayınları'na teşekkürler.