Monday, March 3, 2014

Karya'dan Bodrum'a



"Karya'dan Bodrum'a", Boyut Yayınları, 2012. Kutu Grafiği

Kitabın ön kapağı
Boyut Yayınları 2012’de çok güzel bir kitap çıkardı. İngiliz arkeolog Charles Thomas Newton’ın 1856-59’da Bodrum ve çevresinde yaptığı arkeolojik araştırmaları konu alan kitabının görsel ve yazınsal olarak zenginleştirilerek anlatıldığı “Karya’dan Bodrum’a” isimli kitabı. Kitap iki bölüm. İlk bölümde kitabın orijinal tıpkı-basımı var. İkinci bölümde ise Newton’ın çalışmaları, orijinal kitap baz alınarak, gravürler, çizimler ve fotograflarla geniş biçimde anlatılmış.

Kitaptaki bilgilere göre, Karya’da ilk arkeolojik araştırmalar 1844’te Istanbul’daki Britanya Büyülelçisi Lord Stratford de Redcliffe’in talimatıyla başlatılır. İngiliz arkeolog Newton bu çalışmalara ilgi duyunca 1856’da Batı Anadolu’da bir keşif gezisine çıkar, üç yıllık araştırmaları sonucunda Halikarnassos, Knidos ve Didyma çevrelerinde topladığı antik eserleri Britanya Donanması’na ait bir gemiyle British Museum’a taşır.

Aşağıda, kitaptan aldığım bazı notları aktarıyorum:

HALİKARNASSOS
Bodrum Kalesi






Amazonlar İyonyalılarla Savaşıyor

Karya ismi: Karya’ya ismini veren, bölgedeki halkın lideri Kar idi. Kar’ın iki kardeşi vardı: Lydos, Lidya’nın kralı idi; Mylos da Mylasa (Milas) şehrinin. Tarihçi Heredotos’a (doğumu İÖ 490) göre Karyalılar “Leleg” ismiyle, adalarda yaşıyorlardı.


Newton zamanındaki Bodrum










Halikarnasos’un kuruluşu: Herodotos’a göre Halikarnassos’u İÖ 1. bin yılda Peloponez’de Troi kentinden gelen Dor’lar kurmuştur. Halikarnassos Dor’ların 6 kent birliği, Dor Heksapolisi’ne üye idi. Birliğin diğer üyeleri Kos, Knidos, Lyndos ve İalysos’tu.

Mısır: İÖ 7. yüzyılda bir grup Karyalı ve İyonyalı korsanlık yapmak için denize açılırlar, kaybolup Mısır kıyılarına çıkarlar. Bu arada Mısır’da bir kahin, Kral I. Psamatik’e, dışarıdan bir grup savaşçının tunç silahlarıyla gelip kendisine yardım edeceğini söyler. Korsanlar, kahinin dediği gibi, krala savaşlarda yardım eder ve ödüllendirilirler. Bu olaydan sonra Anadolu’lu korsanlar Mısır’a yerleşir, Anadolu’dan Mısır’a göç başlar.

Mauselion kazıları ve arkada geleneksel Bodrum evleri


İyonya ayaklanması ve Persler: İÖ 6. yüzyılda persler Konya ve Lidya’yı ele geçirir. Ancak binlerce kayıbın olduğu savaşta Karya halkı, Milet ordusunun desteğiyle direnirler. Sonunda, önderleri Heraklaides’in emrinde Pers ordusunu ve komutanları Daurises’i yok ederler. Ancak, İyonya Ayaklanması olarak adlandırılan bu direniş Persleri yıldırmaz. Toparlanan Persler Milet’e tekrar saldırır ve bu kez ele geçirirler. Pers Kralı Dareios, artık gözünü Anadolu’daki İyon kentlerine dikmiştir. Dareios’un amacı İyon kentleri arasındaki bağımsızlık heveslerini kırmak amacıyla, onları Pers başkenti Susa’dan desteklemektir. Artemisia da Pers komutan Kserkses’e destek olur. Artemisia’nın babası Halikarnassos’lu, annesi Girit’lidir. Artemisia Atinalıları korku içinde bırakan gözüpek bir donanma komutanıdır. Artemisia’nın bir savaşta Atina donanmasını perişan etmesinden sonra Pers kralı, bu büyük savaşçıya hayranlığını gizlememiş, “bugün erkekler kadın gibi, kadınlar erkek gibi savaştı” der.

Hekatomnos soyu: Karyalıların Mylasa kökenli Hekatomnos soyundan geldiği düşünülmektedir. Mausolos’un da Helen kökenli olmadığı, Mylasa’lı olduğu anlaşılmaktadır. Mylasa’da yerel kültür, Zeus tapınağı etrafında yaşanmıştır.

Büyük İskender: İskender İÖ 334’te İyon kentlerini özgürlüğe kavuşturmak amacıyla Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Batı Anadolu’ya girer. İskender, soyunun baba tarafından Herakles ve anne tarafından Akhileus’dan geldiğini ileri sürerdi. Mısır’a geldiğinde bir rahip İskender’i “Zeus’un Oğlu” diye selamlayınca, İskender kendisini tanrılaştırmaya başlamıştır. Bunun sonucunda, savaşlarda ele geçirdiği Persleri de Helenleştirmeye yönelmiştir. Ancak bu durum İskender ordusundaki Makedon askerler arasında huzursuzluk yaratır. İskender İÖ 323’te hastalanıp ölür.

Başkent Halikarnassos: Mausolos, Milas’ı savunma konusundaki yetersizli görür. Buna karşılık Halikarnassos gemi yapım imkanları, ticaret potansiyeli ve stratejik konumu bakımından cazip görünür. Mausolos bunu dikkate alarak Karya’nın başkentini Mylasa’dan Halikarnassos’a taşımaya karar verir ve bugün kalenin olduğu bölgeye bir saray inşa eder. Halikarnassos başkent olunca Mausolos, kentin savunmasını güçlendirmek için Salmakis dahil, 6 Leleg kentini daha Karya’ya taşır ve Leleg’leri Karya’lılaştırır.

Maosoleum kazıları sırasında bulunan bazı parçalar. Sağdaki  Mausolos heykeli bugün British Museum'da




Mausolos İÖ 360’larda yayılmacı bir politika izler, Mısır’a bir sefer yapar, Bafa Gölü yakınlarındaki Heraklia’yı ele geçirir, Efes’lilerle savaşır, İyonya ve Lidya’nın büyük kısmına sahip olur, Kalymnos, Kos, Leros ve Nisyros’u ele geçirir, İÖ 355’te öür.

Mausolos Sonrası: Mausolos’un ardından  karısı ve eşi olan Kraliçe Artemisia başa geçer. Artemisia, kocası için Mauselion olarak adlandırılan görkemli bir anıt mezarın yapımına başlar, ancak anıt mezarın yapımı henüz tamamlanmadan ölür ve onun yerine de önce Mausolos’un kardeşi Hidrius ile karısı Ada geçse de, Ada daha sonra Alinda’ya sürülür, arkasından da Piksadoras geçer. Piksadoras’ın İÖ 335’te ölmesiyle, Halikarnassos’ta Hekatomnos soyunun iktidarı kapanır. Piksadoras ölümünden sonra, ayni zamanda çok iyi bir savaşçı olan Ada, Büyük İskender’in Karya seferinde ona yardım eder ve İskender’i manevi oğlu ilan eder. İskender çok kanlı geçen ve uzun süren kuşatmadan sonra Karya’yı ele geçirir ve Ada’yı tahta geçirir.

Halikarnassos İskender tarafından alındıktan sonra hiçbir zaman eskisi gibi rahat ve güçlü olamaz ve iö 129’da Roma egemenliğine girer.

“Mesy” ve “Petrium”: 1404’te Halikarnassos’ta şövalyeler hükmediyordu. Şövalyeler, adalara hakim konumu nedeniyle, Zephyros adasına, Mauselion'un taşlarını da kullanarak kale yapımına başladılar. Şövalyeler Halikarnassos’a “Mesy” ismini vermişlerdi. Daha sonra, Aziz Peter/Saint Petros anısına, şehre Petrium ismini koydular.

Kale: 1402 Ankara Savaşı’ndan sonra İzmir’deki hristiyan şövalyelerin rahatı kaçmış ve kendilerine korunaklı, güvenli bir yer aramaya başlamışlardı. 1404’te “Rodos’un Büyük Efendisi” Fransız şövalye de Naillac Halikarnassos’u ele geçirince, Zephyros adasına büyük bir kale yapmaya karar vermişti. Kaleye de kurtarıcı, büyük aziz Saint Petros’a ithafen St Petros Kalesi ismini vermişti. Bazı kaynaklar kaleye “Petronion” ismi verildiğini de yazarlar. Kalenin yapım sorumlusu ise Alman şövalye Heinrich Schlegelholt idi.

Mauselion’un Bulunması: 1856’da Britanya Donanması’na ait HMS Gorgon gemisi arkeolog C.T. Newton ve 150 mürettebatıyla Bodrum limanına ulaştı ve Newton önderliğinde Mauseleon kazılarına başlandı. Burada bulunan birçok eser aynı gemiyle British Museum’da sergilenmek üzere Londra’ya götürüldü. 1846’da da Istanbul’daki Britanya Büyükelçisi Lord Stratford Canning’in girişimiyle, kaledeki frizlerin bir bölümü sökülerek Londra’ya gönderilmişti.


Mauselion kazılarında bulunan Atalante betimli bir mozaik.

KNİDOS
Tarihçi Strabon, Homeros’ta Halikarnassos ve Knidos’a rastlanmamasının sebebini, Homeros’un yaşadığı 8. yüzyılda bu kentlerin var olmamasına bağlar. Ancak Knidos’un o tarihlerde var olduğu bilinmektedir. Knidos Dor 6 Kent Birliği’nin merkeziydi. Bu 6 kent, Knidos, birliğe sonradan giren Halikarnassos, Kos (İstanköy) ve Rodos’a bağlı Kamyros, Lyndos, İalysos kentleriydi.

Knidos İÖ 4. yüzyıla kadar Mısır’a kadar uzanan bir ticaret merkeziydi. Başlıca ticari ürünleri şarap ve zeytinyağı idi. Kent ayni zamanda sanatsal olarak gelişmişti.

İÖ 5. yüzyılda Polygoros, Delphi Tapınağı’na, biri Troya Savaşı’nı, diğeri Odysseus’un Hades’e gidişini tasvir eden iki tablo yaptırmıştı. Praksiteles’in Aphrodite heykeli de İÖ 4. yüzyılda Knidos’ta yapılmıştı. Aphrodite heykeli antik Yunan/İyon sanatının yenilikçi bir örneği olarak görülüyordu. Plinius’a göre Knidos, Athena ve Dionysos heykelleri gibi, geç-Atina ekolüne sahip heykellerle süslü bir kentti.

Hesiodos’ta Aphrodite şöyle anlatılır:
Dalgalı denize atar atmaz onları,
Gittiler engine doğru uzun zaman,
Ak köpükler çıkıyordu tanrısal uzuvdan:
Bir kız türeyiverdi bu ak köpükten.
Önce kutsal Kythara’ya uğradı bu kız,
Oradan da denizle çevrili Kıbrıs’a gitti.
Oradan karaya çıktı güzeller güzeli tanrıça,
Yürüdükçe yeşil çimenler fişkırıyordu,
Narin ayaklarını bastığı yerden.
Aphrodite dediler ona tanrılar ve insanlar,
Bir köpükten doğduğu için.

Bilimci Eudoksos da Knidos’ta bir gözlemevi kurmuş, matematiksel astronominin de kurucusu olmuştu. Eudoksos Platon’un öğrencisiydi ve Atina’da eğitim görmüş, Mısır’da yaşamış, dersler vermişti.

Knidos İÖ 300’lerde İskender yönetimine girmiş, daha sonra ise kente Roma hakim olmuştu.







"Karya'dan Bodrum'a" Bodrum tutkunlarının sevecekleri bir çalışma. Boyut Yayınları'na teşekkürler.